Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
O Elim Helikopter Kazası Olmasaydı Hiç Bilmeyecektik


Yüksel Şahin Karşı Pencere
unyevizyon@hotmail.com
 
 

 Ergenekon ve Balyoz Darbe Planlanları ile TSK’ya kurulan kumpası;

     TSK’da görevli kimi üst rütbeli subayların özelinde yaşanan mağduriyetleri basından takip ettiğimiz kadar az-çok biliyoruz.
     Peki, basına konu olmamışların trajik hikâyesini bilenimiz var mıydı, yok.
     İşte bunlardan iki isim, Tümgeneral Aydoğan Aydın, Yarbay Songül YAKUT; an itibari ile ikisi de şehit…
     Keşke o helikopter kazası yaşanmasaydı… 
     Ancak emin olun o elim helikopter kazası olmasaydı, o kişilerin Balyoz Davaları sırasında yaşanan mağduriyetlerini, haksızlıklarını, uğradıkları iftiraları;
     Özellikle yarbay kızımızın hayatını, özel hayatına ilişkin uğradığı çirkin iftiraları;
     Ordudan atılmalarını;
     Onurlarını kurtarmak adına başlattıkları hukuk mücadelesini;  
     Hukuk mücadelesini kazanıp göreve iade edilmeleri sürecinde de yaşanan oyunları;   
     Bu yaşananlara rağmen ordusuna, ülkesine, milletine küsmeden PKK terörüne karşı verdikleri mücadeleyi ve yarattıkları kahramanlık destanını;
     FETÖ örgütünün, amacına ulaşmak için hangi çirkinlikleri kurguladıklarını asla öğrenemeyecektik yazılı ve görsel basından…
     Diyorum ki, ölüm insanoğlu için kaçınılmaz tek gerçek; asıl olan temiz, onurlu bir isim ve hayat hikâyesi bırakmak… 
     Hani bir futbol maçının en iyi oyuncusunu antrenör oyunun son dakikalarında oyundan çıkarır ve tüm tribüne alkışlatır ya şehitlerimizin durumu onu çağrıştırıyor bende…
     Doğrusunu Allah(c.c) bilir…
     Bu yolla yaşanan mağduriyetleri kamuoyuna duyururken, diğer yandan da şehitlerimizi, ardından okunan Kuran’la, yapılan milyonlarca duayla kamu vicdanına alkışlattı Rabbim diyorum! 
                                                                              ***
     Bir de sessizce kimse bilmeden yaşanılan iftiralara boyun eğerek gidenler var!
     Kendi özelinde yaşanan, ailesinden bile saklanan, avukatların ve mahkemelerin tanık olduğu hikâyeler var.
     Kamuoyu ile paylaşmayı gerektirecek daha büyük ve trajik hikâyesi olmadığı için hikâyesi topluma mal olmadan, haber olmadan giden, sönen hayatlar var…
     İşte onlardan biri Nazlı DAŞTANOĞLU; öğretmen bir anne ve babanın kızı…
     Hikâyesini, mağduriyetini;
     Uğradığı iftiralara, çaresizliğe karşı verdiği mücadeleyi ve hayatına koyduğu son noktayı bilenimiz var mı, yok.
     Anlatayım:
     Hava Harp Okulu’nu kazandı ve mezun oldu.
     Pilot kursuna alındılar…
     Babası anlatıyor, pilot eğitim subayına göre, İki yüz atmış kişilik pilot aday eğitim kursunun en başarılı öğrencisiydi…  
     FETÖ yolunu daha o süreçte kesti!
     Pilotluğunu engellediler…
     Hava yer subayı olarak Kayseri’ye atandı.
     Bu arada evlilik yaparak bir çocuğu oldu.
     O süreçte de rahat durmadılar; yine askeriyeden tuttukları tetikçileri aracılığı ile telefonlarına cinsel içerikli mesajlar yüklediler.
     Dedikodularla eşinin fark etmesini sağladılar…
     Önce eşinden ve çocuğundan oldu iftiralarla…
     Durmadılar!
     Sahte ihbar mektupları;
     Malum çirkin iftiralarla dolu sahte ses kayıtları;
     İçeriğini tahmin ettiğiniz özel hayatına ilişkin sahte çirkin mesajlar, foto montaj fotoğraflar…
     Hakkında disiplin soruşturması açıldı.
     Açan da soruşturmasını yürüten kurul da tahmin ettiğiniz gibi tezgâhın merkezi…
     Kendi yandaşlarından uydurdukları sahte tanıklarla iftiraları, sahte ihbar mektuplarını, sahte ses kayıtlarının doğruluğunu teyit ettirdiler.
     İffetsizlikle suçladılar…
     Üsteğmenken ordudan attılar.
     Ailesine böylesi bir durumu nasıl izah edilebilirdi ki, O’da anlatamadı zaten…
     Onurunu kurtarmak için mahkemeye başvurdu…
     Ne yaptı ise, nereye başvurdu ise başaramadı; karşısına dikilenlerin hepsi malum…
     Sonuç:
     Seçtiği yöntemi asla onaylamıyorum…
     Çaresizliğe, iftiralara, kurgulara, kişiliğinin ve ruhunun daha fazla aşağılanmasına dayanamayarak bir park yerinde beylik tabancası ile intihar etti; 12 Kasım 2012…
     Ailesi, FETÖ kumpasının netleştiği o günlerde kızlarının onurunu kurtarmak için davanın yeniden görülmesi amacı ile mahkemeye başvurdu ise de ortada dosyası yok; halâ uğraşıyorlar… 
                                                                      ***
      “Biz bu davaların savcısıyız!” Diyerek Ergenekon, Balyoz Davalarında yaşanan adaletsizliğe, tutuklamalara;
      Nihayetinde, “ Hani yoktu? ” Diyerek mahkûmiyetleri savunanlarına tanık olduk; kim biliyorsunuz…
      Hal böyleyken, helikopter kazasında şehit olan Tümgeneral A. Aydın’ın şiirini ajite edip okuyarak, Yarbay N. Yakut’un kahramanlıklarını anlatarak ruhlarını rahatlatacaklarını sanıyorlarsa aldanırlar!
     Nice isimsiz mağdurlar, hayatlarına kendi elleri ile nokta koyanlar adalet bekliyor…
     Aileleri, çocukları iadeyi itibar bekliyor. 
     Yetmez ama elinizden fazlası ile gelir, bari onu yapın…



Bu yazı 1149 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI